Blog

Probiyotikler Prebiyotiklerden Sonra Postbiyotikleri Duydunuz mu

İnsan vücudunda yaşayan mikroorganizmalar topluluğu, genomları, metabolizma artıkları ve içinde yaşadıkları çevreye “mikrobiyota” denir. Vücudumuz ev sahipliği yaptığı mikroorganizmalar için istikrarlı ve besinden zengin bir ortam sunar ve karşılığında da bir çok faydasını görür. Bu faydalar arasında bağışıklık sisteminin güçlenmesi, sindirimin ve besin emiliminin artması, zararlı mikroorganizmaların üremesinin baskılanması, bağırsak mukoza bariyerinin bütünlüğünün korunması sayılabilir. Bu mikroorganizmalar ile gastrointestinal kanal arasındaki etkileşim sadece burayla sınırlı kalmaz; uzak organlara ve sistemlere de, moleküller ve hücreler aracılığıyla yayılır. Bu fenomene “bağırsak-organ aksı” denir. Aslında bunu “bağırsak-beyin”, “bağırsak-akciğer”, “bağırsak-deri” aksları gibi daha da özelleştirebiliriz.

Mikrobiyata kompozisyonu anne karnından başlayarak doğumda ve doğumdan sonraki yaşamda şekillenir. Bunu annenin tükettiği besinler, doğum şekli (normal veya sezeryan), stres, antibiyotik tedavisi gibi faktörler belirler. Bağırsak mikrobiyatamızdaki bozulma (disbiyozis) bir çok hastalığın da (allerjik, inflamatuvar, hormonal, metabolik hastalıklar vb) zeminini oluşturur. Dolayısıyla mikrobiyatamızın sağlıklı olması bizim “wellbeing düzeyimiz” ile çok yakından ilişkilidir.

Mikrobiyata sağlığı denilince “probiotik” ve “prebiyotik” kavramlarına aşinayız, ama “postbiyotikler” pek bilinmiyor değil mi?
İsterseniz birlikte hepsine bir göz atalım:

Probiyotikler, bizim bağırsaklarımızda yerleşmiş canlı mikroorganizmalardır. Bunlar yoğurt, peynir, turşular, zeytin gibi özellikle fermente gıdalarla alınırlar ve sağlıklı kalmamızı kolaylaştırıcı etkiler gösterirler.

Prebiyotikler, probiyotik bakterileri besleyen gıdalardır. Tam tahıllar, lifli  gıdalar, baklagiller prebiyotik etkili gıdalardır ve probiyotikleri besler ve oranlarını zararlı bakterilere göre yüksek tutarlar.

Postbiyotikler ise vücudun pre ve probiyotikleri sindirdikten sonra arta kalanlardır. Bunların arasında bakteriler tarafından sentezlenen K vitamini, B vitaminleri, aminoasitler,  antimikrobiyal peptidler olarak adlandırılan peptid yapılı moleküller ve kısa zincirli yağ asitleri (asetat, propiyonat, bütirat gibi) bulunmaktadır. Bunlar  zararlı mikrooraganizmaların büyüme ve çoğalmasını yavaşlatır ve sağlıklı olanları beslerler.

Ayrıca ölü bakterilerin artıkları da postbiyotikler arasındadır. Bunların bağışıklık sistemimizi güçlendirdiği, antibakteriyel, antioksidan, antiinflamatuvar ve antikanser etkiler sergileyebildiği, lipid-kolesterol metabolizmasını iyileştirebildiğine  dair çalışmalar vardır. 

Postbiyotik olarak ölü mikroorganizmaların veya hücresel artıklarının, probiyotikler gibi besin desteği olarak alınması konusunda da çalışmalar vardır. Ancak biz her zaman olduğu gibi, hemen desteklere sarılmadan, beslenmemizle de bu dengeyi sağlayabiliriz.

Sağlıklı postbiyotikleri çoğaltmanın önemli yollarından biri  fermente gıdaları bol bol tüketmektir. Fermente gıdalarla ilgili 14 Eylül 2021 tarihli postumu okuyabilirsiniz.

Dengede ve mutlu kalın!

Kaynaklar:

1) Wegh CAM, Geerlings SY, Knol J, Roeselers G and Belzer C. Postbiotics and Their Potential Applications in Early Life Nutrition and Beyond. Int. J. Mol. Sci. 2019, 20, 4673; doi:10.3390/ijms20194673.

2) Zolkiewicz J, Marzec, Ruszczy M and Feleszko W. Postbiotics—A Step Beyond Pre- and Probiotics. Nutrients 2020, 12,2189; doi:10.3390/nu12082189.


Vahide Savcı

27/01/2022