Benim sevgili Vagus’um, vücudumun gezenti siniri, şifalandırıcım,
Uzun bir süredir seni ihmal ettiğimin farkındayım. Günlük koşturmaca, iş-yaşam stresi, virüs pandemisi derken seninle temasa geçmeyi, halini hatırını sormayı neredeyse unuttum. Senin yerine, stresimi fırsat bilip bedenime hakim olan sempatik sistemin çalışanı adrenalinle ve adrenal korteksin komutanı kortizol ile yaşamaya başladım. Biliyorum.. Onlar da, başlangıçta, beni korumak için devreye girdiler. Yoksa yoğun günlük yaşama uyum sağlamam, biriken işleri zamanında yetiştirmem, gerekli enerjiyi bulmam onlar olmadan mümkün değil.. Hele kortizolsüz bir yaşam söz konusu olamaz. Adrenalin bile yeri geldiğinde yanında kortizol olmadan bazı işlerini yapamıyor.
Ama her şey dozunda olmalı değil mi? Bu arkadaşlarım işi abarttılar.. İkisi kolkola girdiler, bedenimde resmen tozu dumana katmış durumdalar. Bir türlü kontrolü bırakmak istemiyorlar.. Kalbim aşırı çalışmaktan, damarlarım uzun süredir yüksek basınca maruz kalmaktan, pankreasım yükselen kan şekerimi düşüreceğim diye sürekli insulin salgılamaktan yorgun düştüler. Bağırsaklarım resmen felç oldu. Kaslarım hep gergin durumda...
Suç onlarda da değil aslında, benim “amigdalam”da…Sanal stress yaratmakta üstüne yok! Sen devreye girmediğin için “prefrontal korteksim” de sessiz kalıyor belli ki…
Ama, bedenimde süregelen bu “savaş modu” beni çok yıprattı. Çok yoruldum. Adeta tükendim. Artık dinlenmeye, gevşemeye, bedenimde devam eden bu savaş modunun oluşturduğu hasarı onarmaya, huzura, yani sevgili VAGUS’um, sana çok ihtiyacım var..!
Sen benim mutluluk sinirimsin. Sen benim iyileştiricim, şifalandırıcımsın. Beni rahatlatırsın, bağışıklık sistemimi güçlendirirsin, enflamasyonumu baskılarsın, sindirim sistemimi düzenlersin, depresyonumu geçirirsin, kas ağrılarımı giderirsin, sosyal bağlarımı iyileştirirsin…Daha o kadar çok güzel işler yaparsın ki yazmaya sayfalar yetmez..
Söz veriyorum.. Bugünden itibaren sana gereken özeni göstereceğim. Seni, sempatik syitemin ve kortizolün karşısına çıkıp “DUR!” demen için güçlendireceğim..
Nasıl mı?
İşte yazıyorum:
Her sabah uyandığımda yüzüme buz gibi soğuk su çarparak sana “günaydın” diyeceğim.
Dişlerimi fırçalarken bir kaç kez fırçayı dil köküme doğru ilerleterek öğürme refleksimi uyaracağım. Ardından ılık tuzlu suyla sert bir şekilde gargara yapacağım. Bunları sevdiğini biliyorum. Umarım selamımı alır ve kabul edersin..
Tabii ki bununla yetinmeyeceğim.. Seninle gün içinde de sık sık temasa geçeceğim..
Öncelikle burundan soluk alıp yine burundan soluk vereceğim. Ağzımı konuşmak ve yemek-içmek dışında asla açmayacağım.
Soluk alıp verirken sana dokunacağım, masaj yapacağım.. Nasıl mı? Tabii ki diyaframımı harekete geçirerek...
Her gün 365 nefesini uygulayacağım. Yani günde 3 kez, 5 dakika boyunca dakikada 6 nefes alacağım. Bunun seninle sempatik sistem arasındaki dengeyi kurmama ve stresimi azaltarak seninle daha güçlü temas halinde olmama yarayacağını öğrenmiştim.
Her saat başı 10 kez 366 nefesi yapacağım. Yani 3 sayıp nefes alacağım, 6 sayıp tutacağım ve 6 sayıp vereceğim. Gün içinde de her zaman nefes veriş sürem alış süremden daha uzun olacak..Bunların seni çok motive ettiğini biliyorum. Bir de üstüne her saat başı 10 kez nefes verirken “hıııııım” sesi çıkardığımı düşün! Sevinçten titreşeceksin!
Bol bol güleceğim..
Mozart dinleyeceğim.. Özellikle 448 ve 545 nolu piyano sonatlarının seni çok duygulandıracağını düşünüyorum.
Kendimi aşırı yormadan egzersizler yapacağım.
Taze gıdalar tüketeceğim.
ünde bir kaç kez derin derin esneyerek seninle temasta olduğumu hatırlatacağım.
Ve en önemlisi de her saat başı şükredeceğim. Sahip olduklarımın farkında olmam ve şükretmem seni çılgına çevirecek biliyorum. Çok hareketlenecek, şahlanacaksın. Zaten istediğim de bu sevgili Vagus’um.
Ben de artık şu “vagal tonu” yüksek mutlu insanlardan biri olmak istiyorum. Lütfen artık harekete geç! Kontrolü eline al... Seni çok özledim.. Umarım gün içinde seninle temasa geçme çabalarımı karşılıksız bırakmazsın..
Seni seviyorum…
Vahide Savcı
27/06/2021